Ferit’in göğsünde, boksun ateşiyle atış yapan bir kalp vardı. Ancak bu kalp, sadece bir tutkunun değil, aynı zamanda bir kararlılığın ve direncin sembolüydü. Çocukluğundan beri, boksun sert dünyası ona çağrıda bulunmuş, her yumrukla, her antrenmanla, Ferit’in içindeki ateş daha da güçlenmişti. Ancak bu, sadece bir spor değil, onun için bir yaşam tarzıydı. Ferit, her gün kendini kanıtlamak için savaşıyordu, her mücadele daha da büyük bir hırsa dönüşüyordu. Ancak hayat, insanın düşlerine genellikle beklenmedik bir gerçeklikle gelir. Ferit için de öyle oldu. Masumiyetin kırıldığı an, hayatın ona gerçek yüzünü gösterdiği andı. Beklenmedik olaylar, onu suçun, şiddetin ve intikamın karanlık labirentlerine sürükledi. Artık, boksör olma umuduyla yola çıkan o masum çocuk değildi. Karanlık dünyanın içinde, kendi yolunu çizen bir savaşçıydı. Her gün, adım adım yeraltı dünyasının karanlık yönüyle daha da yakınlaşıyordu. Ancak Ferit, bu mücadeleyi yalnız vermiyordu. Dostlarıyla birlikte, hayatın sert yumruklarına karşı durmak için bir araya geldiler. Boksör olma umudu, onları yıldırmadan, pes etmeden ileriye taşıyordu. Ancak bu yolda, ödenecek büyük bedeller vardı.