Karanlığın gölgesi kasabanın üstüne çöktüğünde, geceyle dans eden bir korku rüzgarı esmeye başladı. Seri katilin cinayetleri, kasabanın masumiyetini kirletirken, dedektif Johnson da karanlık labirentin içinde kaybolmak üzereydi. Her adımında geçmişiyle hesaplaşması gerekiyordu.
Gecenin sessizliği artık kasabanın en büyük düşmanıydı. Eskiden dostça sohbetlerin edildiği sokaklar, şimdi cinayetlerin izleriyle bezenmişti. Herkes bir şeyler saklıyordu, herkes bir diğerine kuşkuyla bakıyordu. Cesetlerin sayısı çoğaldıkça, dedektif de gerçeğe bir adım daha yaklaşıyordu. Ancak bu gerçekler, onun için kendi korkunç geçmişiyle yüzleşme zorunluluğunu da beraberinde getiriyordu.
Kasabanın karanlık sırları, geçmişin derinliklerinden yükseliyordu. Dedektif, bu sırları çözmek için kendi karanlık yönleriyle yüzleşmek zorundaydı. Karanlık labirentte kaybolmuş gibi hissetse de, aydınlığa çıkmanın tek yolu, korkuyla dans ederken cesaretini korumaktan geçiyordu.