Günün başlangıcında her şey mükemmeldi. Jaq ve Shane, günlük hayatın karmaşasından kaçarak, doğanın kollarında huzurlu bir gün geçiriyorlardı. Fakat telefonlarına düşen bir bildirimle, bu huzur bir anda yerini gerilime bıraktı. Acil durum bildirimi, kaçırılan bir çocuğun tehlikede olduğunu ve kaçıranların kullandığı aracın hemen arkalarında olduğunu söylüyordu. Önceleri bunun bir tesadüf olabileceğini düşündüler, ama her şey gittikçe daha gerçek ve korkutucu bir hal almaya başladı. Şimdi artık kaçırılan çocuğun hayatını kurtarmak için zamanla yarışmak zorundaydılar. Ancak bu yarış, düşündüklerinden çok daha karmaşık ve tehlikeli olacaktı. Peşlerindeki tehlike, her an daha da yaklaşırken, sadece çocuğun değil, onların hayatları da pamuk ipliğine bağlıydı. Gerilim her geçen dakika artarken, Jaq ve Shane’in cesareti sınanıyordu. Bu tehlikeli oyun, onları sınırlarının ötesine itiyor, dayanıklılıklarını test ediyordu. Kaçırılan çocuğun hayatı için verdikleri mücadele, onları kendi korkularıyla da yüzleşmeye zorladı. Bu maceradan sağ çıkıp çıkamayacakları belirsizdi.