Mesleğine tutkulu bir okul öğretmeni olan Rachel, Ali ile olan güzel ilişkisi ve işine olan bağlılığıyla mutlu ve huzurlu bir yaşam sürüyordu. Fakat Ali’nin kızı Leila ile tanıştıktan sonra Rachel’ın dünyası karmaşık duygularla doldu. Leila’ya karşı giderek artan bir sevgi ve bağlılık hissediyordu, onu adeta kendi çocuğu gibi sahiplenmeye başlamıştı. Bu beklenmedik duygusal bağ, Rachel’ı zor bir seçim yapmaya zorladı. Yaşadıkları onu zamanla acı bir gerçekle yüzleşmeye itti: Leila başka bir kadının çocuğuydu ve gerçek annesi vardı. Rachel, içinde büyüyen anne sevgisini bastırmakta zorlanırken, aynı zamanda Ali ve Leila arasındaki bağın ötesinde kendine ait bir aile hayali kurmaya başlamıştı. Kalbinde büyüyen sevgiyi ve anne hislerini bastırmak mı yoksa Ali ve Leila ile gerçek bir aile kurma hayalini mi seçecekti? Rachel, eninde sonunda kendisine ve ilişkisine dair gerçekleri cesaretle yüzleşmek zorundaydı.