1960’lar Amerika’sı, toplumsal çalkantıların ve kültürel dönüşümlerin tam ortasında bir dönemi temsil ediyordu. Bu dönemde, 19 yaşındaki genç bir sanatçı olan Bob Dylan, kendi sanatsal yolunu bulmak için mücadele ediyordu. Minnesota’nın sakin kasabalarından ayrılıp New York City’nin West Village’ine yerleşen Dylan, gitarı ve sözleriyle kendine özgü bir dünya yaratmaya başlamıştı. Onun için müzik, sadece bir ifade biçimi değil, aynı zamanda bir yaşam tarzıydı. Dylan, dönemin halk hareketlerinin bir sembolü olmak istemiyordu; bunun yerine, bağımsız bir sanatçı olarak kendi kurallarını belirlemeyi tercih etmişti. 1965 yılında Newport Folk Festivali’nde elektro gitarıyla sahneye çıktığında, geleneksel folk müzik severler arasında büyük bir tartışma yarattı. Ancak bu cesur adım, onun müzik tarihinde efsanevi bir yer edinmesini sağladı.