Jerome, gerçek ile hayal arasında sallanan bir denizci gibi hisseder kendisini. Kendi kurguladığı masalların içinde kaybolan bir adam olarak, gerçekliğin çıkmaz sokaklarında savrulur. Sevdikleri, onu bu karanlık labirentten çıkarmak için çırpınır, ancak her çaba, onun içindeki direnci daha da güçlendirir ve kendini daha da içine kapatır. Defalarca yüzleşse de, gerçeklerle barışmak yerine kendi yalanlarına daha sıkı sarılır. Ancak bir gün, umutla güne başlar ve karşısına çıkan gerçeklerle sarsılır. Artık yalanlarının gerçekleştiğini görmektedir. Arabasının lastiği sürekli patlar, partneri işte sürekli uykuya dalar ve hatta yengesi bile ona karşı duygular beslemektedir. Bu sarsıcı gerçeklerle yüzleşen tek kişi, Jerome’un ikiz kardeşi Thibault’tur. Thibault, kardeşinin içinde bulunduğu kısır döngüyü kırmak için elinden geleni yapar. Ancak Jerome, gerçeklerle yüzleşmekte zorlanır ve kendi dünyasını korumak için daha da sıkı sarılır. Artık gerçekle yalanın iç içe geçtiği bir dünyada, Jerome tuhaflıklarla dolu bir yaşam sürdürür.