Pappi’nin hayatı, ekmek kokusuyla dolu küçük bir fırında geçen uzun yılların ardından nihayet huzurlu bir limana demir atmıştı. Ancak bu sakin limanın dalgaları, oğlu Peter’ın ansızın kapısını çalmasıyla bir anda kabarmıştı. Peter’ın getirdiği haberler, Pappi’nin denizindeki dengeleri alt üst etmişti. Oğlunun uyuşturucu dünyasına saplanması ve ardından trajik bir şekilde kaybolması, Pappi’nin içindeki huzurun dibine vurmuştu. Şimdi tek odak noktası, onun masum torunu Delhi’nin güvenliği haline gelmişti. Artık yaşlı fırıncı, sadece bir dede değil, aynı zamanda bir koruyucu melekti. Tehlikeli sularda yol alırken, içindeki baba sevgisi ve koruma içgüdüleriyle hareket ediyordu. Belki de bu yolculuk, onun geçmişinden daha fazlasını keşfetmesine neden olacaktı.