Patrik Jan’ın otoriter kişiliği ve ailesinin karmaşık ilişkileri, onun ölümüyle birlikte daha da belirgin hale gelir. Jan’ın liderliğindeki aile, aslında birçok sorunu örtbas etmekteydi. Ancak Jan’ın beklenmedik ölümü, bu sorunların üstünü örtmek için kullanılan ince bir perdenin yırtılmasına sebep olur. Agathe, Cornelius ve Josefin, geri döndüklerinde sadece işleri düzeltmekle kalmaz, aynı zamanda aile içindeki bu derin yaraları iyileştirmek ve adaleti sağlamak zorunda kalır. Jan’ın mülkünü Siti’ye miras bırakması, aile içinde daha da fazla gerilime yol açar. Her bir üye, kendi çıkarlarını korumak için birbirleriyle çatışırken, aile ve işletme giderek çözülme noktasına gelir. Ancak bu süreçte, Jan’ın ölümü aynı zamanda ailenin ve işletmenin yeniden yapılanması için bir fırsat da sunar.