Kosova’nın efsanelerle dolu dağları, halk arasında Zana’ların yaşadığı yer olarak bilinir. Bu büyülü varlıkların, nehirlerin derinliklerinde çocukları kötülüklerden koruduğuna inanılır. Ancak bu masalsı dünyanın ötesinde, Lume adındaki bir kadının hayatı gerçek anlamda bir trajediye dönüşmüştür. On yıl önce savaşta kaybettiği çocuğunun acısı, Lume’yi her gün biraz daha derin bir umutsuzluğa sürükler. Kısır olması, kocasının ve özellikle kayınvalidesi Remzije’nin gözünde onu değersiz kılarken, Remzije’nin oğluna yeni bir eş bulma tehdidi, Lume’nin çaresizliğini artırır. Ailesi, Lume’yi geleneksel şifacılara yönlendirirken, o modern tıbbın çarelerini denemek ister. Ancak Remzije’nin bir büyücüye başvurmasıyla, Lume kendini korkunç bir gerçekliğin içinde bulur. Doğmamış çocuğunu koruma içgüdüsü, onu hem fiziksel hem de ruhsal olarak tehlikeli bir yola sürükler.